|
|
davaya konu işlem nedeniyle adaylar tercihlerini 07-14 Ağustos 2018 tarihleri arasında gerçekleştireceklerinden davalı idarenin 1.savunması alınmadan öncelikle ve ivedilikle dava konusu işlemin
yürütmesinin durdurulması istemlidir”
|
DANIŞTAY İLGİLİ DAİRESİ’NE
(İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
gönderilmek üzere
SAMSUN İDARE MAHKEMESİ’NE
DAVACI : Samsun Barosu’nu temsilen [1] Samsun Barosu Başkanı Av.Kerami GÜRBÜZ[2]
DAVALI : Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı – 06539 BİLKENT / ANKARA
KONUSU : 2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nun 11.sayfasında yayımlanan "Başarı Sırasına Göre Sınırlama" uygulamasının Hukuk programlarını tercih edecek öğrenciler (adaylar) için EA (eşit ağırlık) puan türünde 190000. (yüzdoksanbininci) başarı sırasındaki öğrenciye (aday) kadar genişletilmesi şeklinde Yükseköğretim Kurulu tarafından tesis edilen idari işlemin davalı idarenin 1.savunması beklenmeden yürütmesinin durdurulması ve iptali istemidir.
A Ç I K L A M A L A R
2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nun 11.sayfasında[3] yayımlanan "Başarı Sırasına Göre Sınırlama" uygulamasının Hukuk programlarını tercih edecek öğrenciler (adaylar) için EA (eşit ağırlık) puan türünde 190000.(yüzdoksanbininci) başarı sırasındaki öğrenciye (aday) kadar genişletilmesi şeklinde davalı Yükseköğretim Kurulu tarafından tesis edilen[4] idari işlem aşağıda arz-izah edilecek ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle hukuka aykırıdır.
|
|
İ P T A L N E D E N L E R İ
|
|
|
- 1-1136 s.lı Yasa’nın 76/1. maddesine göre; “Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.”
- 2-Avukatlık mesleğine kabul edilebilmek için de 1136 s.lı Yasa’nın 3/b maddesi uyarınca hukuk fakültesi mezunu olmanın zorunlu şartlardan olduğu izahtan varestedir.
- 3-Hukuk devleti olmanın ilk adımı; toplumda hukuk bilincinin yerleşmesi ve hukuka saygı duyulmasıdır.
- 4-İnsan temel hak ve özgürlüklerine dayanan hukuk devletinin en önemli müesseselerinden biri "Adil Yargılanma Hakkı"dır. Doğru ve güvenli yargılanma hakkının uygulanması, korunması, geliştirilmesi ve güçlendirilmesi; bağımsız mahkemelerin, tarafsız ve nitelikli hâkimlerin, görevinin bilinç ve sorumluluğuyla davranan savcıların varlığına bağlı olduğu kadar yaptığı işin sorumluluğunda bilgili, yürekli, cesur ve en önemlisi bağımsız avukatların varlığına da ihtiyaç göstermektedir. O halde yargı erkinin kurucu unsurlarının temsilcileri olan hukuk uygulayıcılarının önemleri tartışmasızdır ve onların mutlaka "nitelikli hukukçu" olmaları gereklidir. Klasik meslekler olarak adlandırabileceğimiz “temel hukuk uygulayıcılarının” (hâkim-savcı-avukat-noter) uygulamalarının sonuçları, hukuk devletini doğrudan etkiler niteliktedir. Nitelikli hukukçu yetiştirilmesinin ise ancak yeterli ve düzeyli bir hukuk öğretimi ile mümkün olabileceği tartışmasızdır.
- 5-Son yıllarda hukuk fakültesi sayısının kontrolsüz bir şekilde artması ve fakat bu fakültelerde ders verecek nitelikte yeterli öğretim üyesi bulunmaması fakültelerin eğitim-öğretim kalitesini ciddi ölçüde düşürmüş bu durum da beraberinde nitelikli hukukçu yetiştirememe ve hayata kazandıramama problemini getirmiştir. YÖK’ün resmi internet sayfasındaki verilere göre[5] 07.08.2018 tarihi itibariyle Türkiye’de ve KKTC’de bulunan Hukuk Fakültesi sayısı 82’dir. Tüm lisans eğitimi programlarında öğretim kadrosunun omurgasını teşkil eden doçent düzeyindeki öğretim üyelerinin hukuk fakültelerindeki toplam sayısı 214 olup 20 (yirmi) adet hukuk fakültesinde doçent öğretim üyesi bulunmamaktadır. Mevcut doçent düzeyindeki öğretim üyelerini mevcut hukuk fakültelerine eşit bir şekilde dağıtsanız dahi her bir hukuk fakültesine 3 adet doçent öğretim üyesi düşmemektedir. 10 (on) adet hukuk fakültesinde ise profesör öğretim üyesi bulunmamaktadır. Hukuk fakültelerinin 15 (onbeş)i ise 1’er profesör ile eğitim-öğretime devam etmektedir. Sadece 1’er doçent öğretim üyesi ile eğitim ve öğretimini sürdüren hukuk fakültesi sayısı 17 (onyedi)dir.
- 6-Problem sadece öğretim üyelerinin sayısal ve niteliksel yetersizliklerinden kaynaklı değildir. Problemin en önemli sebeplerinden biri hukuk fakültelerine öğrenci kabul edilirken seçici davranılmaması bir başka ifade ile öğrencileri seçerken belirlenen kriterlerin her geçen yıl biraz daha eğitim kalitesinin aleyhine esnetilmesidir.
- 7-Türkiye’de bugün tartışılması ve çözüm bulunması gereken en önemli problemlerden biri ortaöğretimdeki eğitim kalitesinin de gittikçe düşmesidir. Bunun doğal sonucu olarak, ortaöğretim programlarından mezun öğrencilerin genel olarak bilgi ve bilgiyi yorumlama düzeylerinin olması gerekenden çok düşük olduğu, bunun yanında öğrenme, okuma, araştırma alışkanlığı, düşünme, analiz ve sentez yapma, sorgulama, sözlü ve yazılı anlatım yeteneklerini kazanamadıkları görülmektedir. Halbuki nitelikli bir hukukçu sıraladığımız bu yeti ve özelliklere de sahip olması gereken kişidir.
- 8-Eğitim kalitesiyle ilgili ciddi problemlerin yaşandığı ortaöğretim programlarından mezun öğrencileri Hukuk fakültelerine (programlarına) seçerken daha dikkatli ve titiz davranılması gerekirken bu titizlik ve hassasiyetin her geçen yıl daha da azalması ve bunun da konuyla ilgili ve birincil derecede sorumlu kamu kurumu olan davalı idare tarafından yapılıyor olması kabul edilebilir bir durum değildir.
- 9-Davalı idare, davaya konu işlemi ile Hukuk programlarını tercih edecek öğrenciler (adaylar) için EA (eşit ağırlık) puan türünde 190000. (yüzdoksanbininci) başarı sırasındaki öğrenciye (aday) kadar “başarı sırasına göre sınırlama" uygulamasını genişletmiştir. Böylece EA puan türünde 190000. (yüzdoksanbininci) başarı sırasındaki öğrenci de hukuk programlarına (fakülte) yerleşebilme hakkını elde etmiştir. Halbuki “başarı sırasına göre sınırlama" uygulamasının başladığı 2015 yılından bu yana 150000. (yüzellibininci) sıradakilerden sonraki başarı sırasında yer alanların hukuk programlarına kayıt olabilmeleri mümkün değildi. Aslında 150000. başarı sırasına kadar dahi hukuk fakültelerine öğrenci kaydı da kabul edilebilir bir işlem değildi. Çünkü bundan 10-15 yıl öncesine kadar ülkemizde hukuk fakültelerinde eğitim hakkını kazanan öğrencilerin tamamına yakını üniversite sınavında ilk 5000’lik başarı sıralamasında yer alıyordu. Tüm bunlara rağmen davalı idare davaya konu işlemi tesis etmiştir. Halbuki yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle davaya konu işlemde kamu yararı bulunmadığı gibi davaya konu işlem kamu hizmetinin bir gereği de değildir.
- 10-Üniversite sınavında ancak 190000. (yüzdoksanbininci) başarı sırasında yer alabilmiş bir öğrencinin çözebildiği soru, çözümleyebildiği problem çok sınırlı ve düşük sayıda demektir. Bu nitelikteki bir öğrencinin taban puanı çok düşük bir fakültede eğitim göreceğini ve bu kapsamdaki fakültelerin de yukarıda arz ettiğimiz üzere istihdam edebildiği öğretim üyesi sayısının çok sınırlı olacağını gözettiğimizde yetenekleri sınırlı ve aldığı eğitim niteliksiz olan hukukçuların Türkiye’de hakim, savcı, avukat, noter vd gibi görevleri ifada yaşayacakları problemleri ve ayrıca üretecekleri sorunları izah etmeye gerek olmadığını düşünmekteyiz.
- 11-Türk hukuk sisteminin belki de önümüzdeki 30-40 yılını etkileyecek böyle bir işlem tesis edilirken bu konunun ilgili paydaşlarıyla enine boyuna tartışılması ve fikirlerinin alınması beklenirdi. Halbuki davaya konu işlemle ilgili en önemli paydaşlardan biri olması gereken barolarla davalı idare tarafından bu konuda hiçbir istişarede bulunulmamıştır. Acaba HSK ile Adalet Bakanlığı ile Yargıtay ve Danıştay ile bu konu istişare edilmiş midir? İstişare edilmiş olabileceğini hiç zannetmiyoruz. Kaldı ki, Samsun Barosu olarak hukuk fakültelerindeki eğitim kalitesinin artırılmasıyla ilgili görüş ve önerilerimizi davalı idareye müteaddit kereler iletmiştik. [6], [7] Bunun karşılığında da davalı idarenin cevabi yazılarını almıştık.[8], [9] Konuyla yakından ilgilenen ve takipçisi olan kamu kurumu niteliğindeki bir meslek örgütü olarak davaya konu işlem ile ilgili olarak davalı idarenin kurumumuzla istişare etmesini kamu hizmetinin bir gereği olarak bekler idik. Sonuç itibariyle dava konusu işlemde kamu yararı bulunmamaktadır.
- 12-2547 s.lı Yasa’nın 4/a-7 maddesinde yükseköğretimin amaçları arasında, “Öğrencilerini; İlgi ve yetenekleri yönünde yurt kalkınmasına ve ihtiyaçlarına cevap verecek, aynı zamanda kendi geçim ve mutluluğunu sağlayacak bir mesleğin bilgi, beceri, davranış ve genel kültürüne sahip, vatandaşlar olarak yetiştirmek,” de sayılmakta ve yine aynı yasanın 5/h maddesinde ise, yükseköğretimin ana ilkelerinden biri olarak, “Yükseköğretim kurumlarının geliştirilmesi, verimlerinin artırılması, genişletilmesi ve bütün yurda yaygınlaştırılması amacına yönelik olarak yenilerinin açılması, öğretim elemanlarının yurt içinde ve dışında yetiştirilmeleri ve görevlendirilmeleri, üretim - insangücü - eğitim unsurları arasında dengenin sağlanması, yükseköğretime ayrılan kaynakların ve ihtisas gücünün dağılımı, milli eğitim politikası ve kalkınma planları ilke ve hedefleri doğrultusunda ülke, çevre ve uygulama alanı ihtiyaçlarının karşılanması, örgün, yaygın, sürekli ve açık eğitim - öğretimi de kapsayacak şekilde planlanır ve gerçekleştirilir.” hükmü zikredilmektedir. Yasa hükümleri yükseköğretimin amaç ve ana ilkelerini bu şekilde belirleyince, davalı idarenin her şeyden önce yapması gereken iş Hukuk Fakültelerindeki öğretim üyesi eksiğini ivedilikle gidermek ve bu fakültelerin eğitim kalitesini artırmak, öğretim üyesi eksiğini gideremeyen fakültelerin öğrenci kabulüne izin vermemek olmalıdır. Davalı Yükseköğretim Kurulu asli olan bu görevini yap/a/madığı bir ortamda hukuk fakültesi gibi bir fakültenin öğrenci profilini belirlerken çok daha titiz ve hassas davranması beklenirdi. Bu yüzden davalı idarenin davaya konu işleminin kamu hizmetinin bir gereği olduğu da kabul edilemez ve savunulamaz.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİMİZ VARDIR
2577 s.lı 27/2.maddesinin 1. ve 2. cümleleri “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir.” hükmünü hâvîdir.
2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nun kapağında yükseköğretim programları için adayların tercih süresinin 07 - 14 Ağustos 2018 tarihleri arasında olacağı açıklanmıştır. An itibariyle tercih süresi işlemektedir. Sayın mahkeme tarafından ileride yürütmenin durdurulması ya da iptal kararı verilmesi durumunda adayların mağdur olmaları hatta telafisi güç ve imkansız zararlara uğramaları mümkündür. Yukarıdan beri arz ve izaha çalıştığımız nedenlerle davaya konu işlem açıkça hukuka da aykırıdır. Bu nedenle 2577 s.lı Yasa’nın 27/2.maddesinin 2. cümlesi gereğince, öncelikle ve ivedilikle, davalı idarenin 1.savunması alınmadan, dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmekteyiz. Çünkü davaya konu işlem, yasanın tanımıyla uygulanmakla etkisi tükenecek olan bir idari işlemdir.
HUKUKİ SEBEPLER : 2577 s.lı Yasa, 2547 s.lı Yasa, 1136 s.lı Yasa ve ilgili diğer mevzuat.
D E L İ L L E R : 2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu, ekte sunulan belgeler, davayı ispata yarar diğer her türlü delil.
NETİCE ve TALEP : Yukarıda arz-izah edilen ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle;
- 2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nun 11.sayfasında yayımlanan "Başarı Sırasına Göre Sınırlama" uygulamasının Hukuk programlarını tercih edecek öğrenciler (adaylar) için EA (eşit ağırlık) puan türünde 190000. (yüzdoksanbininci) başarı sırasındaki öğrenciye (aday) kadar genişletilmesi şeklinde Yükseköğretim Kurulu tarafından tesis edilen idari işlemin öncelikle ve ivedilikle davalı idarenin 1.savunması beklenmeden yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline,
- yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı idareye yüklenmesine,
karar verilmesini arz ve talep ederiz.
Saygılarımızla…08.08.2018
Davacı Samsun Barosu’nu
temsilen
Av.Kerami GÜRBÜZ
Samsun Barosu Başkanı
Ek[1]: Samsun Barosu Yönetim Kurulu’nun 06.08.2018 t. ve 2018/493 s.lı kararı
Ek[2]: Av.Kerami Gürbüz’ün Samsun Barosu Başkanı olduğunu gösteren belge.
Ek[3]: 2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nun 11.sayfası
Ek[4]: 2018 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu’nun kapak sayfası
Ek[5]: Hukuk fakültelerindeki öğretim elemanı sayısını gösteren liste.(4 sayfa)
Ek[6]: Samsun Barosu’nun 07.12.2015 t. ve 2015/577 K. sayılı yazısı.
Ek[7]: Samsun Barosu’nun 23.02.2017 t. ve 2017/122 K. sayılı yazısı.
Ek[8]: YÖK’ün 15.01.2016 t. ve 2111 s.lı yazısı.
Ek[9]: YÖK’ün 13.03.2017 t. ve 18398 s.lı yazısı.