BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 16.12.2014 | Okunma Sayısı: 2683
Saygıdeğer basın mensubu;
 
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesinde; Barolar, avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının biribirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak, meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak tanımlanmış, aynı Yasanın Baro Yönetim Kurulu'nun görevlerinin düzenlendiği 95. maddesinin 21. bendinde de, yönetim kurulunun, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Baro’nun  yukarıda özetlemeye çalıştığımız görevleri kapsamında kamuoyunda “6.yargı paketi” olarak adlandırılan 6572 s.lı Yasa’daki bazı düzenlemelerle ilgili olarak düşünce ve değerlendirmelerimizi paylaşma zorunluluğu doğmuştur. 
 
6572 sayılı kanun ile yapılan değişikliklerden biri Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 116. maddesinde düzenlenen şüpheli ve sanığın aranmasında uygulanacak kritere ilişkin olup yasanın ilk halinde makul şüphe halinde; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerlerin aranabileceğine ilişkin hükmün 06.03.2014 tarihinde “somut delillere dayalı kuvvetli şüphe” kavramı 6572 sayılı kanunun 40. maddesi ile eski hali olan “makul şüphe” haline getirilmiştir. 9 ay önce uygulamalardan kaynaklanan ihlaller sebebiyle bir çok hak ihlaline sebep olduğu için terk edilen makul şüphenin varlığı halinde arama yapılabileceği kuralına geri dönülmesi hukuk devleti ve insan hakları kavramlarının üst kavram olarak çokça anıldığı ve geliştirilmeye çalışıldığı çağımızda bir geriye dönüş olarak değerlendirilmelidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da yansıyan şekliyle “makul şüphenin bulunabilmesi için, bir kimsenin suç işlemiş olabileceğine dair objektif bir gözlemciyi ikna edebilecek olayların veya bilgilerin bulunması zorunludur.” Ülkemiz şartlarında gerek kolluk güçlerinin gerekse soruşturma makamlarının uygulamada sık hata yapması ve ülkemiz sosyopsikolojik şartlarının getirdiği olumsuzluklar göz önüne alındığında objektif bir gözlemci vasfının uygulayıcıların çoğunluğunda bulunmadığı ortadadır. Bu durumda uygulayıcıları daha doğru ve adil davranmaya zorlayan eski düzenlemeden geri dönülmesi kişi hak ve özgürlükleri açısından bir geri adım olarak değerlendirilmelidir. İleri demokrasilerin kişi hak ve özgürlüklerinin mümkün olduğu ölçüde geliştirilmesi ile mümkün olabileceği göz önüne alınarak demokratik kazanımlardan ödün verilmemesi bilakis demokratik kazanımlarla ilgili eksikliklerin tamamen ortadan kaldırılması için yasal düzenlemeler yapılması gerekir.
 
Bir diğer değişiklik yine 6572 sayılı kanunun 44. maddesi ile Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 153. Maddesinde yapılan müdafiin dosya inceleme yetkisinin kısıtlanmasına ilişkindir. Müdafi ve suçtan zarar gören vekilinin soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleme ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilme yetkisi ciddi oranda kısıtlanmış ve mahkemelerde çokça görülen suç tipleri tek tek sayılmak sureti ile yasak kapsamı geniş tutulmuştur. Savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik bu değişiklik yine 9 ay sonra yapılan ve eski haline rahmet okutan şekliyle yasalaşan hali kabul edilemezdir. Taraf avukatlarının soruşturmanın her aşamasında kendi lehine ve aleyhine delillere ulaşıp savunmasını hazırlaması imkanı olabildiğince genişletilmesi gerekirken aksi uygulama ile bu hakkın kısıtlanması başta anayasa olmak üzere hukukun genel ilkeleri ve yukarıda belirtildiği üzere savunma hakkına indirilmiş ciddi bir kısıtlama olarak değerlendirilmektedir.
 
Samsun Barosu olarak, dileğimiz ve beklentimiz yargı ve yargı kurumlarıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılırken başta Barolar olmak üzere düzenlemeyle ilgili tüm paydaş kurumların düşünce ve önerilerinin alınması ve bu tür düzenlemelerin gelecekte oluşabilecek sosyal, siyasal, ekonomik ve hukuksal koşullar da hesaplanarak aceleye getirilmeden yasallaştırılmasıdır. 
Saygılarımızla…
 
Av.Kerami GÜRBÜZ
Samsun Barosu Başkanı
23.12.2024
AV. PINAR GÜRSEL YILDIRAN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.