Bir kez daha Ankara’da, bir kez daha Diyarbakır’da alçakça ve kahpece vurulduk.

Milletimizin başı sağolsun!

Rabbimiz şehit düşen asker, sivil tüm vatandaşlarımıza rahmetiyle muamele eylesin.

Dileriz ki, yaralılarımız bir an önce şifa bulsun, ailelerine ve sevdiklerine kavuşsun.

 Bu eylemlerin amacını doğru tespit etmek ve adını doğru koymak gerekmektedir. 22 milyon km2’lik Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra canımız, kanımız pahasına tutunduğumuz 780.000 km2’lik bu vatan toprağı ve üzerine kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bize çok görülmektedir. Kavga bunun kavgasıdır. Bomba bir kez daha bu yüzden başkentin göbeğinde ve Diyarbakır’da birincil olarak TSK mensupları hedeflenerek patlatılmıştır. Eylemlerin görünen yüzündeki taşeron örgütler ve şahıslar işte bu kavga için kullanılan piyonlardır, maşalardır.

 Devletin ve milletin ne zaman, nerede, nasıl ve hangi boyutta darbe yiyeceğinin belirsiz olduğu böyle bir ortamda kısır iç politik çekişmelerin bir yana bırakılması, ayrıştıran, ötekileştiren dil ve üsluptan uzak durulması iktidarın da muhalefetin de hassasiyet göstermeleri gereken en temel ve kaçınılmaz görevleridir.

 Gün, millet olma bilinciyle birbirimize sımsıkı sarılma, aziz vatan toprağına daha sağlam tutunma ve yaralarımızı elbirliğiyle sarma günüdür. Gün, duygusallıktan ve romantizmden uzak bir şekilde artık akılcı ve gerçekçi yaklaşımlarla terör belasını bertaraf etme günüdür.

 Bizim için bir başka Türkiye bir başka vatan bulunmadığı gerçeği asla unutulmamalıdır! 18.02.2016