Samsun Barosu Başkanı Av. Kerami GÜRBÜZ 13 Mart Pazar günü Ankara'da gerçekleşen terör eylemleri sonrası hayatını kaybeden vatandaşlarımızı anmak ve teröre tepkilerini ifade etmek amacı ile Samsun Barosu Yönetim Kurulu ve Samsun Barosu Avukatlarının da katıldığı bir basın toplantısı düzenlemişlerdir.
Saygıdeğer Basın Mensupları; 13 Mart Pazar akşamı Türkiye’nin can evinde, Başkentin merkezinde bir kez daha acı ile sarsıldık. Evet bir kez daha! Bu kez 37 masum canı yine teröre kurban verdik. Ki, bu 37 kişinin çoğunluğu üniversite çağlarında, yaşamlarının baharında “gök ekin” misali çocuklarımızdı. Yine yaşamını yitirenlerin tamamı toplumun farklı kesimlerinden ancak bu toprağın hamuruyla yoğrulmuş masum insanlar idi. Terörün ve teröristin hedefinin sadece “insan ve toplumsal barış” olduğu bir kez daha tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Teröre kurban verdiğimiz canlara Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa, milletimize ve tüm mağdurlara sabır ve metanet diliyorum. Kaçıncı kez tekrar ediyorum bilmiyorum. Ancak bir kez daha yinelemek durumundayım : Kavga, Anadolu topraklarının pay edilme kavgasıdır. Bu topraklar, bize, Anadolu insanına çok görülmektedir. Kavga asla bir hak arama kavgası değil bilakis hak hukuk tanımadan bu aziz vatana çökebilme, devletimizi yıkabilme kavgasıdır. Emperyal güçlerin ve onların taşeron işbirlikçilerinin 100 yıl önceki hesaplarında asla şaşma olmamıştır. Bu aşamadan sonra hedefin başta büyük şehirlerimiz olmak üzere ülkenin dört bir yanında Türk – Kürt çatışması çıkarmak ve hatta bir sonraki aşamada işi Alevi – Sünni kavgası raddesine getirmek olduğunu söylemek için kahin olmaya gerek yok. Hele de Nevruz’un, bahar ve yaz aylarının arefesinde bu tabloyu doğru okumak ve tedbirlerimizi bu ciddiyetle almak durumundayız. Durumun bu kadar hassas olduğu bir dönemde günlük politik kavgalar yerine sıkı sıkıya kenetlenmek ve asırlık siyasi planlar yapmak durumundayız. Devletin ve milletin ne zaman, nerede, nasıl ve hangi boyutta darbe yiyeceğinin belirsiz olduğu böyle bir ortamda kısır iç politik çekişmelerin bir yana bırakılması, ayrıştıran, ötekileştiren dil ve üsluptan uzak durulması iktidarın da muhalefetin de hassasiyet göstermeleri gereken en temel ve kaçınılmaz görevleridir. Farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek, millet olma bilinciyle hukukun üstünlüğü temeline dayalı demokratik hukuk devleti kuralları çerçevesinde bütünleşmek mecburiyetindeyiz. Bugün büyük bir halk desteği ile devleti idare etmekte olan iktidarın milletin esenliğine ve devletin bekasına yönelik hain emeller peşindeki tüm yapı ve yapılanmalara karşı verdiği mücadele desteklenmelidir. Ancak bu mücadele verilirken demokratik hukuk kurallarının esnetilmemesi, ayrıca bu mücadelenin verilmesinde zaafiyet gösteren kamu görevlilerinden de yine demokratik hukuk devleti kuralları çerçevesinde hesap sorulması gerektiğini vurgulamak isteriz. “Acı diyorum efendim, o da evrensel olmalı, bir çocuğun eline diken batsa, bütün dünya yanmalı!” der, Farid Farjad. Biz Paris’te canlara kıyıldığında Charlie olduk, Paris olduk, Fransa olduk. Ancak bugün dünya şöyle canü gönülden bir Ankara, bir Türkiye olmadı, olamadı. Öyleyse bizim derdimizle dertlenmek de bize sırf bize, bu coğrafyanın acılı, çilekeş insanlarına düşmektedir. Gün acılarımıza yanma, yaralarımızı sarma günüdür! Birbirimize çemkirme, birbirimizle cebelleşme günü değildir. Bari yaslı olduğumuz şu günlerde hain, arsız, yüzsüz ve insafsızları sevindirmeyelim. Gelin giden canlara birlikte ağlayalım, gelin cenazelerimizi birlikte kaldıralım! Gelin içerden, dışardan binbir türlü tuzak ve yapılanma ile bizi kuşatmaya çalışanlara birliğimizi, beraberliğimizi ve diriliğimizi gösterelim! 15.03.2016
Av.Kerami GÜRBÜZ Samsun Barosu Başkanı |