Saygıdeğer Basın Mensubu;
Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü!
Bağımsız savunma, bağımsız ve tarafsız yargıda, bağımsız ve tarafsız yargı, hukuk devletinde, hukuk devleti demokraside hayat bulur ve yaşar. Bir diğer deyişle demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazları birbirlerini dengeleyen ve denetleyen yasama, yürütme ve yargıdır. Yargının birbirini tamamlayan üç unsuru ise iddia, savunma ve yargılamadır. Sonuç itibariyle savunma, savunma görevini ifa eden avukatlar ve avukatların anayasal, yasal yapılanması olan barolar demokratik bir hukuk devletinin ayrılmaz bir parçası ve hatta varlık sebebidir. Bir sistemin içinden savunmayı çekip alırsanız ya da savunmayı işlevsiz hale getirirseniz yahut evrensel temel hukuk ölçütleri dışında bir savunma dizayn ederseniz artık o sistemde demokratik hukuk devletinden söz edemezsiniz. Halbuki demokratik hukuk devleti, insanlığın binlerce yıllık deneyimi, birikimi ve mücadelesi sonucu elde edilmiş en ideal devlet modelidir.
Ülkemizde de 80 milyon vatandaşımızı hukukun üstünlüğü, insan hakları çerçevesinde, bütün farklarına rağmen, farklılıklarını zenginlik kabul ederek bir arada tutacak ve çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine taşıyacak olan devlet modeli de demokratik hukuk devletidir. Zaten Türk milleti tarihi tecrübesi ile de yapmış olduğu anayasal değişlikler ile de tercihini bu devlet modelinden yana koymuştur.
Böyle bir devlet ve böyle bir devlette farklılıklara rağmen birlikte yaşamak, adaletle, adalet ise –hâkimi, savcısı, avukatı ile- nitelikli ve teminat altındaki hukukçular marifetiyle mümkündür. Yine böyle bir devlette hâkimin, savcının ve avukatın yaptıkları işle, yüklendikleri sorumlulukla ve aldıkları riskle orantılı bir koruma, güvence ve imkânlar içinde olmaları gerekir ve bu beklenir.
Her yıl tekrarladığımız halde bir türlü sonuç alamadığımız için bir kez daha ifade etmek isteriz ki;
- 1136 s.lı Avukatlık Yasası bugün mesleğimizin ihtiyaçlarına cevap vermekten çok uzaktır. Çağın gereklerine uygun ve mesleğimizi her açıdan koruyacak ve yüceltecek bir avukatlık kanunu tartışılmaz bir gereksinim olduğu halde ne yazık ki konuya ilişkin hiçbir paydaşın bu yönde ciddi bir çabası bulunmamaktadır.
- Yürürlükteki avukatlık meslek kurallarının çoğu ya günün koşullarının gerisinde kalmış ya da meslek kurallarına günün şartlarına uygun ek kurallar getirme gereksinimi doğmuştur. Buna rağmen halen meslek kurallarına ilişkin bir güncelleme yapıl/a/mamıştır.
- 1136 s.lı Yasa’nın 2/3.maddesindeki açık hükme rağmen bir kısım kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar vs kurumlar avukata görevini yaparken yardımcı olmayı bırakın zaman zaman zorluk çıkarmakta lakin yargıya taşınan bu ihtilaflarda çoğu zaman avukat aleyhine kararlar verilebilmektedir.
- Hukuk Fakültelerindeki eğitim kalitesinin gittikçe düştüğü ve nitelikli hukukçu yetiştirme konusunda ciddi problemler bulunduğu tartışılmaz bir gerçektir. Hukuk Fakültesi mezunlarının sayısındaki artış beraberinde avukatlık mesleğindeki hormonlu artışı da getirmiştir. Bugün Türkiye genelinde 110.000’i aşkın avukat barolara kayıtlı olup, bu sayıya barolara kayıt yaptırmadan kamuda çalışan meslektaşlar dâhil değildir. Önümüzdeki beş yıl içinde bu sayının 160.000’i aşacağı öngörülmektedir. Hiç şüphesiz avukat sayısının kontrolsüz artışı özellikle mesleğe yeni dâhil olan genç meslektaşlarımız açısından sıkıntılara sebebiyet vermekte ve vermeye devam edecektir. Buna rağmen avukatlık stajına kabulde ve staj bitiminde uygulanması elzem olan sınav sistemi halen uygulamaya konulmamaktadır.
- Staj eğitimlerinde ülke genelinde eğitimde eşitliği ve yeknesaklığı sağlamak için gerekli olan bölgesel eğitim merkezleri (Avukatlık-Savunma Akademisi) kurulmamıştır.
- Vatandaşın yargı harcamaları ve avukatlık ücretleri nedeniyle hak aramaktan vazgeçmesini önlemek için mutlaka tanıtılması ve yaygınlaştırılması gerekenhukuki himaye sigortasıyla ilgili olumlu denebilecek gelişmelere halen rastlanmamaktadır.
- 1136 s.lı Yasa’nın 35. maddesinde yapılacak bir değişiklikle avukatın münhasıran bakacağı işlerin sayısının artırılacağı hatta adli makamlarda avukatsız işlem yapılmasının tamamen yasaklanacağı ümit ve beklentisi içinde iken yıllar içinde çeşitli adlar altındaki iş takipçilerinin ve dilekçecilerin avukatın pastasından kaptığı pay artmış daha da acısı bunlara ilişkin baromuzun ve bir çok baronun yaptığı şikayetler ya da açtığı davaların çoğu avukatların aleyhine sonuçlanmıştır / sonuçlanmaktadır.
- Ceza yargılamasında zorunlu müdafilik uygulamasındaki harçlık gibi ücret düzenlemesi hız kesmeden devam etmekte, bu kapsamda ödenen yol ücretlerinden üstelik vergi kesintisi yapılmaktadır. Zorunlu müdafilik ve adli yardım kapsamındaki ödemelerin çok geç yapılması da işin cabasıdır.
- Mevcut vergi ve prim uygulamalarındaki orantısızlık nedeniyle devlet avukatın görünmeyen kâr ortağı konumundadır. Ortada kâr olsa gam yemeyeceğiz ama meslektaşlarımızın kahir ekseriyeti açısından dişe dokunur bir gelir ve kâr da söz konusu değildir.
- Birçok meslek grubuna ve mensubuna olduğu gibi hâkime ve savcıya da haklı olarak verilen yeşil pasaport yasal ve eylemsel olarak yargının kurucu unsuru, ayrılmaz parçası olan avukatlardan nedense esirgenmektedir.
Yukarıda özetlediğimiz sorunlar, yıllardan beri dile getirilmesine ve ilgili mercilere çözüm önerileriyle birlikte iletilmesine rağmen avukatlık mesleğinin bir türlü halledil/e/meyen artık kronikleşmiş problemlerinin sadece bazılarıdır.
Bu sorunlar ciddiyetle ve iyi niyetle ısrarlı şekilde üzerinde durulduktan sonra çözümlenemeyecek problemler değildir. Bu problemler çözümlense dahi tüm diğer mesleklerin olduğu gibi avukatlık mesleğinin de dirlik ve esenlik içinde yaşayan bir toplumsal düzende ifa edilmesi gerekmektedir.
Tüm bu sebeplerle, artık bir an önce fazlasıyla layık olduğumuz ve hak ettiğimiz toplumsal dirlik ve esenliğe kavuşabilmeyi ardından da avukatlığın kronikleşmiş sorunlarına ivedilikle neşter vurulmasını tüm ilgili ve yetkililerden talep ediyoruz.
Bu vesileyle bizlere bu toprakları vatan kılan ve milletin dirlik ve esenliği için canlarını ortaya koyan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve dua ile yâd ediyoruz.
Aramızdan ayrılan meslektaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve metanet diliyoruz.
Son söz olarak şunu vurgulamak isteriz ki;
Samsun Barosu olarak görevimizi ifa ederken, Yasa’dan aldığımız yetkinin, insanlığımızın ve en önemlisi vicdanımızın gereği olarak, kimin yaptığına değil, ne yaptığına, kime yapıldığına değil, ne yapıldığına bakacağız. Bir yerde haksızlık varsa haktan ve haklıdan yana olacağız. Hakkın ve hakikatin değişmeyeceğini asla unutmayacağız.
Bu duygu ve düşünceler içinde daha aydınlık ve ümit dolu yarınlar ve daha coşkulu 5 Nisanlar görebilmek temennisi ile savunma ve hak arama görevini ifa etmek suretiyle adaletin gerçekleştirilmesinde önemli sorumluluk üstlenen, önündeki tüm engel ve zorluklara rağmen, kararlılıkla mücadele veren ve bu mücadelelerinde vicdanlarına ve yasalara bağlılıkla mesleklerini icra eden, demokrasinin temel taşı, yargının ayrılmaz unsuru ve güvencesi olan, adaletin onurlu savunucusu meslektaşlarımızın 5 Nisan Avukatlar Günü’nü tebrik ediyorum.
Hepinizi şahsım yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım adına saygı ile selamlıyorum. 05.04.2018
Av.Kerami GÜRBÜZ
Samsun Barosu Başkanı