TBB 44 Yaşında
Tarih: 10.08.2013 | Okunma Sayısı:
2574
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ 44 YAŞINDA
Yargının kurucu unsuru, halkın hak arama özgürlüğünün ve savunmanın temsilcisi avukatların en büyük örgütlü gücü olan Türkiye Barolar Birliği, kurulduğu 9 Ağustos 1969 tarihinden bu yana, ülkemize kazandırmış olduğu “hukukun üstünlüğü” kavramının hayata geçmesi için mücadele vermektedir.
Esasen bir hukuk devrimi olan Cumhuriyet’in ışığında; çoğulcu demokrasiden, insan haklarından, evrensel hukuktan, özgürlüklerden, barıştan, emekten, halktan ve haktan yana verdiğimiz 44 yıllık mücadele; 80 bin meslektaşımız, 79 baromuz ve Türkiye Barolar Birliği için göğsümüzde bir madalya gibi gurur ve özenle taşıdığımız onurlu geçmişimizdir.
Kuruluş Yıldönümümüzü kutlarken, bize bu onurlu geçmişi emanet eden kaybettiğimiz Başkanlarımız Av. Prof. Dr. Faruk Erem, Av. Teoman Evren, Av. Prof. Dr. Eralp Özgen ve Av. Özdemir Özok ile yönetim kurulu üyelerini rahmetle; bu mücadeleye katkı veren önceki başkanlarımızı ve yönetim kurulu üyelerini saygı ile anıyoruz.
Bugün ülkemizin hukuk devleti, insan hakları ve demokrasi açısından bulunduğu yer; bize bu mücadeleyi asla umutsuzluğa kapılmadan, dünden daha büyük kararlılıkla sürdürme görevi veriyor.
Elbette her geçen gün bir yenisiyle karşılaştığımız hukuka aykırılıkları, gece yarıları oldubittiye getirilerek çıkarılan yasaları, erkler ayrılığı ilkesini zedeleyen uygulamaları, adil yargılanma hakkını yok sayan yargılamaları, toplum vicdanında kabul görmeyen mahkeme kararlarını, özel hayata müdahale niteliği taşıyan söylem ve düzenlemeleri; ne hukukun üstünlüğü, ne insan hakları, ne de demokratik katılımcılık ilkeleriyle bağdaştırmak mümkündür.
Üzülerek söylemeliyiz ki hukuk içinde toplumsal barışı ve güvenliği sağlaması gereken siyasal iktidarın; “barış ve güven içinde yaşama”, “özel yaşamın korunması”, “adil yargılanma”, “düşünceyi ifade”, “toplantı-gösteri yürüyüşü” gibi en temel hakları ihlal eden uygulamaları, toplumun “adalete güven” duygusunu derinden sarsmaktadır.
Barışçıl toplantı ve gösteri yapma hakkının polis şiddetiyle bastırılması, halkın bir kesiminin diğer kesimine karşı bizzat siyasal iktidar tarafından kışkırtılması demokratik sistemde yeri olmayan, toplumsal barışı zedeleyen uygulamalardır.
Herkes bilmelidir ki özgürlük temelinde birleşen barışçıl eylem ve protestolar, çoğulcu demokrasinin zenginliği olduğu gibi; halkımızın Cumhuriyet’in temelini oluşturan laik, demokratik, sosyal hukuk devletine olan bağlılığının göstergesi ve ülkemizin aydınlık geleceğinin güvencesidir.
Bugün üniversitelerin sustuğu, gazetecilerin zindana atıldığı, masum protestoların şiddetle bastırılmaya çalışıldığı bir ortamda; halkın hak arama özgürlüğünün sesi olan avukatlar ve barolar da susturulmak istenmektedir.
Avukat, toplum içinde insanı birey yapan, kitaplarda yer alan hakları yeryüzüne indirip, kişilerin kullanımına sunan meslek erbabıdır. Bu sebeple avukatlık kamu hizmetidir. Ancak Türkiye’de avukatlık faaliyetini sürdürmek, çıkarılan doğrudan veya dolaylı zorluklar ve engeller sebebiyle her geçen gün zorlaşmaktadır.
Bu çerçevede meslektaşlarımız savunma görevlerini yerine getirdikleri için suçlanmakta, yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmakta, halkın hakkını savundukları için haddini aşan emniyet fezlekeleriyle karşı karşıya kalmakta, duruşma salonlarından çıkarılmak istenmekte hatta hedef gösterilmektedir.
Fakat bunların hiçbiri bizi “hukukun üstünlüğü”nü yaşama geçirme mücadelemizden vazgeçiremeyecek, insan hak ve özgürlüklerinin ihlalleri karşısında susturamayacaktır. Artık halkımız avukatın özgürlüklerin lokomotifi ve bireyin kalkanı, susturulmaya çalışanın da avukat değil, bizzat kendisi olduğunu anlamıştır.
Avukatlık mesleğini her geçen gün biraz daha yükseğe taşıyan meslektaşlarımızla gurur duyuyoruz.
Söz veriyoruz; Türkiye Barolar Birliği ve barolar, Avukatlık Kanunu’nun verdiği “hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak” görevini, savunma mesleğinin önüne hangi engeller konursa konsun, hukuk içinde aynı kararlılıkla sürdürecek; demokrasimizi halkımızın hak ettiği yere taşıma mücadelesinden vazgeçmeyecektir.
Umudumuz tamdır. Dün askeri darbelerle, bugün polis devleti inşa etme gayretleriyle gölgelenen demokrasimiz, Cumhuriyet’in yetiştirdiği aydınlık kuşakların ellerinde yükselecektir.
Meslektaşlarımıza ve kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Türkiye Barolar Birliği
Yönetim Kurulu Adına
Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu